MANİFESTOMUZ!


“Her şey göründüğü gibi olsaydı, bilime ihtiyaç kalmazdı.”
Karl MARX


Dönemin başından beri çıkarttığımız Bi Haber Fanzin artık belli bir doygunluk noktasına ulaşmış bulunuyor. Bu güne kadar yayınladığımız yazılarda, işlediğimiz konularda, sergilediğimiz resimlerde ve hayatı kavrayış tarzımızla hep bir noktayı işaret ettik; Sol. Kuşkusuz sizlerinde farkında olduğu üzere hep bu noktadan harekete geçtik, her konuda soldan bakmaya çalıştık. Nitekim günümüzde ülkemizin ve dünyamızın geldiği bugünkü aşamada şunu açıkça söyleyebiliriz ki: insanlığa sağduyu değil, ‘sol’ duyu lazım gelmektedir. 

Pek tabi sizinde bildiğiniz ve en azından dikkatinizi çeken bir durum vardır ülkemizde. Herkes kendini bir şekilde sola atar. Ulusalcısı da solcudur, ‘yetmez ama evet’ diyen liberali de solcudur ve hatta Mehmet Şimşek’e ve kimi yarı sömürge ‘aydın’ına göre AKP ise en büyük solcudur. Bu noktada tüm bu savrulma ve yanlış anlaşılmalara karşı hattı müdafaa zorunluluğu doğar. İşte tamda bu noktada kendimizi tam anlamıyla sizlere ifade etme ve anlatma zorunluluğu ortaya çıkar. Nevzat Çelik’in ve Marcos’un da yardımıyla kendi manifestomuzla, kendimizi tam olarak tanıtalım; 

"Çok olmadığımız kesin, çok olan tarafta değiliz, çok olan tarafta olmayacağız, San Francisco'da bir eşcinsel, Güney Afrika'da bir Karaderili, Avrupa'da bir Asyalı olacağız. San Ysidro'da bir Chicano yerlisi, İspanya'da bir Anarşist, San Cristobal sokaklarında bir Maya Yerlisi, (Meksico şehrinde büyük bir gece kondu bölgesi) Neza'da bir çete üyesi, (solcu halk müziğinin etkisi büyük olan) Ulusal Üniversite'de bir rockçı, Savunma Bakanlığı'nda bir halk temsilcisi, soğuk savaş sonrası dönemde bir komünist olacağız. Türkiye'de Kürt olacağız, Kürtlerde Ermeni, Ermenilerde Süryani, gidip Almanya'da Türk olacağız. İsrail'de bir Filistinli, Polonya'da bir Çingene, Quebec'te bir Mohawk, Bosna'da bir barış taraftarı, Meksika'daki herhangi bir şehrin herhangi bir mahallesinde bir cumartesi gecesi evde yapayalnız bir ev kadını, arka sayfalara yer dolduracak haber yazmak zorunda bırakılan bir muhabir, gece saat 10'da metroda yalnız başına bir kadın, galerisi veya mevkii olmayan bir sanatçı, topraksız bir köylü, işten atılmış bir işçi, mutsuz bir öğrenci, serbest piyasa ekonomisinin tam ortasında bir muhalif, ne kitabı ne de okuyucusu olan bir yazar ve tabii ki Meksika'nın güneydoğusunda bir Zapatista olacağız.. Yani insan olacağız, bu dünyadaki milyarlarca insan olacağız. Bütün sömürülenlerden, kenara itilmişlerden, ezilen azınlıklardan, direnenlerden, ‘yeter’ diyenlerden olacağız. "



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder