Bu eğitim sistemi, öğrenciyi özne olarak görmüyor. Öğrenci merkezli olduğunu iddia etse de evirip çevirip düzenin işine yarar hale getirmek için çocukla, çocuğun hamurla oynadığı gibi oynuyor. Bir yandan devlet, çocukları/gençleri politikalarını sorgulamadan kabullenen itaatkâr vatandaşlar olsun diye okullarında ıslah ederken öte yandan sermaye, işine yarayacak işçiler olsun derdinde. Tabi öte yanda bir de çocuk üzerindeki vesayetinden vazgeçmek istemeyen aile var. Çocuk, bu üçgen içinde minyatür kalenin topu gibi tekmelenip oradan oraya savrulup duruyor. Kimse onların geleceği ile ilgili değil. Kemal İnal’ın dediği gibi bu, çocuğun hep kaderi olmuş. (Çocuğun Örselenen Dünyası, Sobil)
Çocuğun toplumsallaşması, şimdiki ve ileriki hayatında gereksinim duyacağı yaşam becerilerini (iletişim kurma, dayanışma, çözüme ortak olma vb.) edinmesi kimsenin umurunda değil. Büyüdüğünde yapması istenen işle ilgili deneyim kazanması sağlanmaya çalışılıyor fakat bugün çocuk olan bireyin yarın politikacı olabileceği, sivil toplum kuruluşlarında rol alabileceği, aile kuracağı, bir topluluk içinde yaşayacağı gözardı ediliyor. Peki çocuk, bu alanlarda kullanabileceği bilgi, beceri ve yeteneği nereden edinecek?
Gençler de Gençlik Muhalefeti gibi öğrenci/gençlik oluşumları içinde eğitim sisteminin görmezden geldiği kendilerini insanlaştıracak bu yaşamsal becerileri edinmeye; haksızlığa, adaletsizliğe, eşitsizliğe itirazı; ezilenin, güçsüzün yanında olmayı kendi pratiklerinde kazanmaya, birbirlerine aktarmaya çalışıyorlar. Düzenin böyle sürüp gitmesini isteyenler için elbette tehlikeli şeyler bunlar. Onun içindir ki polis, tatilini Dikili’de birlikte geçiren, tatili aynı zamanda politikleşme, sosyalleşme fırsatı olarak değerlendiren gençlerden gözünü ayırmıyor. Orası bir cemaat kampı olsaydı (ki şu anda çok var öylesi) eminim polis oraya elekle su taşırdı.
Hafta sonu, Dikili’deki gençlerin ağabeyi sayılacak başka bir grubun (Yetişkin Muhalefeti diyelim!) daveti üzerine bir adım ötedeki Akçay’daydım. Gençler mi yetişkinlerden öğrendi, yetişkinler mi gençlere özendi onlar da denize, güneşe, bar muhabbetine aldanmadan nasıl daha özgür olabileceklerini tartışıyorlardı. Bu yetişkinler gençlerle, Dikili'yle dirsek temasının önemini biliyorlar; orada bulunduğum sırada Dikili’ye giderek gençleri ziyaret ettiler, onları cesaretlendirdiler. Yol gözümde mi büyüdü nedir, bir kişilik desteğimi sunamadım gençlerimize. Kabul ederlerse, Gençlik Muhalefetine buradan sunuyorum selamımı.
(BirGün)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder