1 Ağustos 2012 Çarşamba

MUHBİR FANZİN Bİ HABER ARZ EDER AMİRİM!

Uzun zamandır, devletin kolluk güçlerinin öğrenci-gençlik örgütlerine ilgisi bilinen bir gerçek. En ufak muhalefet odağından dahi korkan, her türlü aykırı sesi daha yükselmeden bastırmak isteyen egemenlerin istekleri doğrultusundaki bir devlet organından da başka bir şey beklenmez hani. Ama yine son zamanlarda yaşanılan bazı olaylar pes dedirtecek cinsten olabiliyor...


Polisin korkutma amaçlı, muhalif yapılanmalarla iletişime geçmiş gençlerin ailelerini arar ve tehdit eder. Bu yıllardır bilinen ve sürekli karşı karşıya kaldığımız bir geçektir. Bu genellikle etkili bir caydırma yöntemi olarak düşünülür polis tarafından. Ama yaşadığımız pratikler bunun net bir şekilde tersini de işaret edebilmekte. Örneğin 'düşünceleri' ailesine iletilen arkadaşlarımız bu durum karşısında daha istekli ve kararlı bir konuma geçebilmekte. Ya da 'düşüncelerinden' dolayı ailesi aranan arkadaşlarımızın ailelerinin verdiği net ve korkusuz cevaplar polis beyleri dumura uğratabilmekte. Tabi aksi durumlarda söz konusu. Öyle derin sosyolojik tahliller yapmaksızın bir kaç gerçeği ortaya koymak şart. İlk olarak bir insanın düşüncelerinden dolayı baskı altına alınması ne kadar doğrudur? Tabi saygıdeğer emniyet teşkilatımızın 'yılanın başını küçükken ezeceksin' deyişinden etkilendikleri çok ortada olmakla beraber yine de bu tarz bir soru, bize her durumda anlamlı görünüyor. İkinci bir nokta 18 yaşına gelmiş ve devletçe kendi iradesini beyan edebilecek bir birey olarak kabul edilmiş bir insan nereye gideceğini çok sayın polis şeflerine mi soracak? Yine yetişkin bir bireyin davranışları kendini alakadar edeceği düşüncesinden hareketle ailesine şikayet etmek ne demektir? Zira bir suç işlemişse gidersin tutuklarsın, gözaltına alırsın... Ki bu saydıklarımızı her fırsatta yapmayı da pek sever polisimiz. Bunlara benzer sorular çoğaltılabilir... 

Tabi başında da söylediğimiz gibi alışkın olduğumuz bir durum. Ama sadece biz değil, en genel anlamda halkımızın tamamı da bu durumu biliyor ve artık olağanlaştırmış durumda. Bu olağanlaştırma hem iyi anlamda hem de kötü anlamda. İyi anlamda bazı vatandaşlar 'polistir ne yapsa yeridir' umursamazlığında olağanlaştırırken bu durumu, bazı vatandaşlar kötü anlamda 'polisin görevi bu' şeklinde bir rol biçme ile olağanlaştırıyor. Her durumda muhalif kesimler ise 'olağan şüpheliler' konumunda. Biraz araya girip serzenişte bulunmakta fayda var. Şöyle ki; Sayın Başbakanımız ve Bakanları her fırsatta başka ülke 'diktatör'lerine muhalif olanları övüyor ve destekliyor. Ama sıra bize gelince muhaliflik oluyor 'terörist'. Anlaşılan bizim diktatörler gerçek muhalifleri görünce ne diyeceklerini şaşırıyorlar. Neyse konumuza dönersek eğer yine yukarıda bahsettiğimiz 'pes dedirtecek cinsten' olaylardan biri bu sene geçtiğimiz günlerde yaşandı. 

Muhalif Öğrenci\Gençlik gruplarının kamplarına giden bazı arkadaşlarımızın aileleri aranıp 'çocuğunuz terör kampında, dilerseniz biz çocuğunuzu buradan kurtarmaya hazırız' dendi. Öğrenci Kolektifleri kampının ardından, gençlik muhalefeti kampında da yaşanınca bu olay cidden pes dedirtti. Tabi Gençlik Muhalefeti kampında iken ailesi aranan bir arkadaşımızın annesinin polise verdiği cevapta polisi dumur etmeye yetti. Sevgili annemizi polisin yukarıda yazdığımız sözlerine 'ben çocuğumun nerede olduğunu da, Gençlik Muhalefeti'ni de, orada ne yapıldığını da  biliyorum' diyerek cevap vermiş. Sonuç olarak, polis annemizin yüzüne telefonu kapatmış. Alternatif bir yaşamın oluşturulmaya çalışıldığı, insanların rekbeti değil dayanışmayı, sevgi ve barışı seçtiği, ülkenin ve kendilerini kısacası yaşamın sorunlarını tartıştıkları bu tür kamplar neden polisi korkutur anlamadık. Bu durumu da meşhur egemen korkusuna vermekte fayda var. Neyse sonlandırırken sözlerimiz şunları rahatlıkla söyleyip bizde polis amirlerimizden bir aferini kapabiliriz; Sayın amirim muhbir fanzin Bi Haber bildiri Dikilli'de Gençlik Muhalefeti isimli muhalif gençlik grubu askeri kamp yaptı. Bildiğiniz üniversitelerin piyasalaşması üzerine, 4+4+4 üzerine, kültür ve sanat üzerine tartışmalar yaptılar. Çeşitli atölyeler kurup ideolojik halay gibi çok tehlikeli eylem tarzlarını çalıştılar. Ve son olarak denizin içinde Minare kurma çalışmaları ile askeri eğitim yaptılar arz ederiz!


Görev Başındaki Külyutmaz Polisimize Bir Destek de Bizden: Terör kampını deşifre ediyoruz!

Geçtiğimiz günlerde Öğrenci Kolektifi kampına giden aileleri arayarak "çocuklarınız terör kampında" diyen polis yine işbaşında!

Bugün, İzmir Dikili'de sürmekte olan Gençlik Muhalefeti kampına katılan gençlerin ailelerini Ankara ve İzmir'de Emniyet yetkilileri arayarak telkinde ve tehditte bulundu! Her türlü muhalefet dinamiğini bastırmak, halkın gözünde terör faaliyeti olarak kodlamak için elinden geleni yapan devlet birimlerinin bu yılki gözdesi Gençlik kampları oldu.

Geçtiğimiz günlerde Öğrenci Kolektifi kampına katılan öğrencilerin ailelerini arayan polis bugün de İzmir ve Ankara'da Gençlik Muhalefeti kampına katılan gençlerin ailelerini arayarak "çocuğunuz terör kampında. Kendisini bu kamptan kurtarmak için bizler her türlü desteği vermeye hazırız" dedi.

Cevap Hoşa Gitmeyince...

İzmir'de evi polis tarafından aranarak ailesi rahatsız edilen Arman Hekimoğlu, "Evimi arayan polis anneme bizlerin terör kampında olduğumuzu söylemiş, benim oğlum Gençlik Muhalefetinin kampında ve ben orada ne tür faaliyetler yapıldığını biliyorum yanıtını veren annemin yüzüne telefon kapatılmış" dedi. Arman Hekimoğlu bu tehdit ve baskıların kendilerini yıldıramayacağını belirterek "Gençliğin yükselen muhalefetini bu tür yalanlara dayalı baskılarla sindiremeyecekler" dedi.

Aynı şekilde Emniyet yetkilileri Ankara'da birçok aileyi arayarak aynı sözleri sarfettiler.

Ayrıca Dikili'de süren Gençlik Muhalefeti kampı çevresinde sürekli kimlik kontrolü yapılarak halktan kamp çalışmalarına katılanlar baskı altına alınmaya çalışıldığı belirtildi. 


Muhalefet.org



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder