Yürüdüler ellerinde taşlar, ellerinde sopalar… Yürüdüler pis ağızlarında kutsal saydıkları her şeyin adı; Allah, Kur’an ve Muhammed… Yürüdüler hedefleri kafirlerdi, hedefleri dinsizlerdi, hedefleri Kızılbaş Alevilerdi…
En sonunda vardılar. Karşılarında bir otel vardı. İçinde bir avuç can. Bağırıyorlardı; ‘Tekbir, Allahu Ekber’, ‘ya Allah, Bismillah, Allahu Ekber’, ‘Müslüman Türkiye’… Önce taşladılar. Doğru ya dine göre şeytan taşlanmalıydı ve içeridekiler kuşkusuz ki onlara göre şeytandı. Oysa Hz. Muhammed, Kur’an’a göre merhametlilerin en merhametlisi değil miydi ve onun ümmetinin de sünneti gereği merhametli olması gerekmez miydi? Ama onlar değildi. Tekrar bağırdılar; ‘Yakın, Yakın’. Yaktılar tam 35 canı diri diri yaktılar. O gün Hasreti yaktılar, Asım’ı yaktılar ve daha 12 yaşındaki Koray’ı diri diri yaktılar…
Diyordu ya hani türküde günü gelir sanma hesap sorulmaz… Bu devletin adaleti hesap sormaz oldu. Önce göstermelik birkaç kişiyi tuttular. Sonra onların da bir çoğunu saldılar. Asıl sorumluları yakalamamak için ellerinden geleni yaptılar. Yetmedi yakanlara parti kurdurttular, sonra yakanlara avukatlık yapanı bakan yaptılar. Daha kötüsü olabilir mi?, derken onu da yaptılar. Kendi savcılarını o görkemli saraylarında topladılar, kendi hakimlerine zamanaşımı kararını onaylattılar. Doğru ya ne bekliyorduk, kalkıp adamlar kendi kendilerini mi yargılayacaklardı? Beyhude bir umut bizimkisi. Umut insana dair bir iş bizde tüm insanlığımız ile umut ettik. Ama umut ederken unuttuk, karşımızdakiler insanlığını çoktan kaybetmişti. Biz insan olmayandan insanlık bekledik ve yanıldık. Malatya’da yanıldık, Maraş’ı yaptılar, Maraş’ta yanıldık, Çorum’u yaptılar, Çorum’da yanıldık, Sivas’ı yaptılar. Şimdide Sivas’ta yanıldık, yakıldık. Ama yine türküde devam ediyor ya; günü gelir sanma hesap sorulmaz, dayanır kapına Pir Sultan ölmez… Yananlar bir olur, ateş tutuşur semaha dönüşür, yananlar semaha tutuşur. Gün olur zaman aşılır, zamanı sınırlamaya çalışanların etekleri tutuşur. Çünkü mesele insanlığını kazanma meselesiyse, insanlık için mücadele edecek birileri hep bulunur. Bu günlerden aklımızda bir şu soru kalır; Sizin hiç babanız yakıldı mı?
Bizler biliriz, bunlar engerekler ve çıyanlardır, bunlar ağızlarından salyalar akan ırkçı ve gerici haydutlardır, bunlar iyiliğin, güzelliğin, kardeşliğin ve beraber yaşamanın düşmanıdır ve bunlar yarının aydınlık Türkiye’sinde hayvanat bahçelerinde teşhir edilecek olanlardır. Bundan sonra unutmayız bunları, olanları. Bundan sonra yanılmayız, yakılmayız. Biz hiç yakmadık, yakmayız. Biz hiç katliam yapmadık, yapmayız. Ama sanmasınlar bu katliamları yapanlardan da hesap sormayız. Gün gelir, kapatılan defterler açılır bir gün, gün gelir hesap sorulur bir gün… Hesap kitap işlerini bu seferlik Allah’a bırakmayacağız. Bu sefer bu dünyanın hesabını bu dünyada soracağız. Başka Sivaslar olmasın, insanlar yakılmasın ve kardeşlik ebedi olsun diye hesap defterlerini bu dünyada açacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder