21 Temmuz 2012 Cumartesi

"YEŞİLE DEH, KİRLİLİĞE ÇÜŞ"

Son günlerde küresel ısınma ve buna bağlı iklim değişikliklerinin neden olduğu sorunlar oldukça tartışılır oldu. Doğa felaketlerinin kapitalizmin etkisiyle daha katmerli sorunlara neden olduğu biliniyor.Bunun en iyi örneklerini de her dönem hükümetlern uygulaığı "çevre ve enerji "politikalrında görebiliyoruz.Ancak tarih aynı zamanda bu politikalara karşılık çevresine doğasına sahip çıkan söz söyleyen insanların mücadele örnekleriyle doludur. 

Tarih 12 Aralık 1989: Aliağa’ya termik santral kuruluyor.


İzmir Cumhuriyet Meydanı’ndan başlayan "Bisikletlerle İzmir'den Kozbeyli'ye" eyleminde pankartlarda ‘Termik santral istemiyoruz’ yazıyor. Aliağa Belediye Başkanı Hakkı Ülkü, Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven bisiklet başındalar.24 Aralık 1989, Foça'da termik santrale karşı halkoylaması yapılıyor.Liman çevresine yerleştirilen sandıkların çevresinde açılan pankartlarda ‘Balık mı, Termik santral mi?’, "Gaz Maskeni Al Petkim'e Gel" yazılı. 14 Ocak 1990, kilometrelerce süren termik santrallere karşı ‘At Arabalı Yürüyüş’... gazete manşetleri “Yeşile deh, kirliliğe çüş”... Binlerce insan aliağayı direniş alanına çeviriyor ve yaşam alanları için mücadeleye destek veriyor.Pek çok eylem ve sokak konseri o dönem mücadelesini yükseltiyor. 


Tarih 6 Mayıs 1990 


İzmir'den Aliağa'ya 50 kilometre boyunca oluşturulan 50.000 kişi ile insan zinciri… Aliağa termik santralı projesini protesto etmek için İzmir'den Aliağa'ya kadar 50 kilometrelik yol boyunca binlerce kişi ele ele tutuşmuş ve bir insan zinciri oluşturuluyor. Yapılan pek çok eylemlik ve “termik konserler” de bu sürecin bir parçası oluyor. Bu eylemin yapılmasından iki gün sonra zamanın ANAP hükümetinin Japonya'ya yaptırmayı düşündüğü, Aliağa termik santrali, dönemin Enerji Bakanı Fahrettin Kurt'un yaptığı açıklamayla yapımından vazgeçildi.Ve sonuç mücadele eden doğasına sahip çıkan halkın oldu. 


Tarih 30 aralık 2011 


Aradan 22 yıl geçti. Bu kez Aliağa’da termik santrale imza atan -yıllar önce bisikletiyle en önde giden belediye başkanın aksine- Belediye Başkanı Turgut Oğuz oldu! Siyaset sahnesinde ise AKP hükümeti. 


Sonuç:İmzayı atan belediye başkanı halkın her türlü girişimine destek verecek-mişş


Görüldüğü gibi zaman geçse de, hükümetler el değiştirse de kapitalizm her dönem vahşi yanını göstermekten geri durmuyor.İnsan yaşamını ve doğayı değersizleştirip, ihalelerin kurallarını ve kazanımlarını yükselten bir sistem olarak karşımızda boy gösteriyor. Aliağa nasıl dün bir direniş alanı olduysa , nasıl çevresine doğasına sahip çıkan insan manzaralarına bürünüp en kitlesel eylemliklerden biri olduysa bu günde kazanılacak zafer aynı mücadelede hayat bulacaktır. Bu yüzden yapılması gereken dünden bugüne ve yarına uzanacak direniş alanlarını yeniden yaratabilme ve hatta memleketin her alanını bu ve benzeri direniş alanlarına çevirmek için çevremize ve doğamıza sahip çıkalım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder