
İşbölümünün başlaması, ailenin oluşması ile beraber erkek dışarıya yönelirken kadın ise ev içi işlere mahkum edilmeye başlamış böylece roller arasındaki çizgi kalınlaşmıştır. Kadın ile erkeğin biyolojik farklılıkları olduğu ileri sürülerek böylesi bir ayrımın zorunlu olduğu algısı yaratılmıştır. Kapitalizm ile beraber ucuz işgücü arayışı nedeniyle kadınlar da iş alanına girmeye başlamış fakat kadının dış dünyaya açılması onu ev işlerinin külfetinden kurtaramamıştır. Bu durumda kadın hem dış dünyada kapitalistler tarafından hem de toplumun ona dayattığı kadın kimliği nedeniyle ev içinde de sömürülme durumuyla karşı karşıya kalmıştır.
Peki kadını ev işlerine mahkum eden bu kimlik algısının temeli nereye dayanır? Bu noktada toplumsal cinsiyet kavramına değinmekte fayda var. Bu kavram tarihsel olarak eril ideolojinin doğallaştırılmış söylemleri sonucu ortaya çıkar. Bununla beraber bu kimlik algısı gündelik hayattaki rutinlere paralel olarak kültürel ve toplumsal anlamda yaşamın her alanında sürekli yeniden üretilir. Kadınlar bu süreçte hem bedensel hem de zihinsel olarak onlara dayatılan doğa fikirlerine uyum sağlamak zorunda bırakıldılar ve eril ideoloji tarafından kadınların ezilmeleri bu doğanın bir sonucu gibi algılatıldı; biyolojik farklılık olarak tanımlandı.
Toplum tarafından kadınlar bir yandan çocuk doğurup bakmakla yükümlü bir anne ve ev işlerini yapıp eşine hizmet eden bir hanım(!) olarak tanımlanıp kimliksizleştirilirken diğer taraftan da erkek cinsel kimliğinin alabildiğine kışkırtılması ve kadın cinsel kimliğinin bastırılmasıyla bir meta haline getirilmiştir. Kadınların bu durumlarını kabul etmesinin yanında erkek egemen sisteme boyun eğmeleri, gelenekler ve çeşitli değer yargıları ile desteklendi ve desteklenmeye devam ediyor. Toplumun genel geçer yargılarına aykırı davrandığı düşünülen kadınlarsa daha büyük şiddetlere maruz bırakılıyor.
Gelinen noktada hayati önem arz eden tavır; kadınların kadın olmaktan kaynaklı yaşadığı sorunlara çözüm üreten feminist bir örgütlenmeyi örmenin yanı sıra insanlığın ruhunu çürüten sınıflı toplum düzenini ortadan kaldıracak bütünlüklü bir mücadelenin de parçası olmaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder