Sabah saatlerinde anneler babalar çocuklarını okula getiriyor, öğretmenler onları karşılıyor, çocuklar yeni bir okul gününün heyecanı içinde. Bu okul, öğrenciler dersteyken bombalandı. Altı çocuk öldü, aralarında İbrahim’in yeğeni dokuz yaşındaki Jiyan da vardı. Olay yerinde toplanan bir grup “Allahuekber” sloganı atıyor. Çevreyi ablukaya alan masekli kişiler giriş çıkışları tutuyor. Sonra askerlerle silahlı bir grup arasında iki saat süren çatışma ortasında yaralı çocuklar kalıyor.
Dokuz yaşında ölen Jiyan’ın cesedini ancak ertesi gün alabilmişler… Üç hafta önce yaşanan bu bombalı saldırının ardından İbrahim ve ailesi Şam’ı terketme kararı alıyorlar.
Rukneddin, Kürtlerin en yoğun yaşadığı bir arka mahalle. Şam’ın tepesine düşüyor. Buradan Beşar Esad’ın ışıklandırılmış cumhurbaşkanlığı köşkü görülüyor.
Gerilimin yüksek olduğu ve bu gerilimin bir anda şiddet olaylarına dönüşebildiği bir bölge burası. Bu şiddet potansiyeli nedeniyle yıllardır burada yaşayan “Şam Kürtleri” şimdi Batı Kürdistan’a göç ediyorlar.
Kürtler, Ermeniler, Araplar ve Dürzîler arasında son bir yıla kadar hiçbir sorun çıkmamış. Oysa şimdi Alevîler Lazkiye’ye, Kürtler Batı Kürdistan’a, Ermeni ve Dürzîler ise Lübnan’a göç ediyor. İnsanların fakir de olsa barış içinde yaşadığı bu mahallede şimdi duvarlar yükseliyor.
Şam’ın gündelik hayatına sıkıntılı bir hava hâkim. Uzun benzin kuyrukları, birbiri ardına kaldırılan cenazeler var. Yoksulluk, gelecek endişesi giderek hayatın her yerine sinmiş vaziyette.
Şam’ın belki de en güzel mahallesi olan Rukneddin’i ailesiyle birlikte terketmeye hazırlanıyor İbrahim. Şam’da hukuk fakültesini bitirmiş, ailesi otuz yıl önce yerleşmiş buraya. “Artık Qamişlo’ya gitme zamanı geldi. Burası giderek tehlikeli olmaya başladı” diyor İbrahim.
Arap aksanıyla Kürtçe konuşan İbrahim, kendisinin aslında Şamlı olduğunu söylüyor. Ama bir an önce Qamişlo’ya gitmek istemesinin bir sebebi daha var. İbrahim’e göre Qamişlo’da şimdi başka bir heyecan var.
“Ben genç sayılabilecek yaşlardayım. Çocuklarım için daha iyi bir gelecek yaratmak istiyorum. Ancak onların geleceğini İslâmcılara teslim etmek istemiyorum. Bu konuda mutlaka bir şeyler yapılması lâzım. Benim elimden gelen şimdilik Qamişlo’ya gitmek” diyen İbrahim’e göre asıl tehlike, rejim düştükten sonra ortaya çıkacak belirsizlik.
Esad’ın yardımcılarının öldürülmesinin ardından Şam’da silahların gürültüsü daha da artmış. Silahların ne zaman ve nerede patlayacağı belli değil!
İnsanlar birbirlerine kuşkuyla bakıyor. Farklı topluluklar birbirinden hoşlanmıyor, birbirine güvenmiyor artık. Kırk yıldır burada birlikte yaşayanlar şimdi birarada olmak istemiyorlar.
İbrahim’e göre Şam’da nereye giderseniz gidin silah ve patlama sesleri var. Çok uzun ve acı bir çatışmanın ortasında insanlar. Yaşadığı kentin giderek çöktüğüne üzülen İbrahim, “Bu çatışma uzun süre devam edecek gibi. Çatışmaların başlamasından sonra bir de haramiler (soyguncular) çıktı. Yağmacılar iş başında. Elektrik, su, kanalizasyon, ulaşım, iletişim gibi hizmetler giderek aksıyor” diyor.
Şam’da caddelerde ve mahalle aralarında her türlü zırhlı araç, devriyeler ve konvoylar sürekli iş başında. Havadan helikopterlerle sık sık denetim yapılıyor. Baas ve muhaberat dağılmamış durumda, çalışmalarını sürdürüyorlar. “Rejimin hemen devrilmesi kolay değil. Ayrıca devrilse kim gelecek başa? Çocuklar ölürken ‘Allahuekber’ sloganı atanlar mı gelsin?” diye soruyor İbrahim.
İbrahim, bu konuşmamızdan iki gün sonra Qamişlo’nun yolunu tuttu. Şimdi orada. Dededen kalma evlerine yerleşmişler. İbrahim’in amcaları, üzerinde Arapça “turist” yazan pembe kartlara sahipler. Yani kimliksizler… Bu kartlara sahip olan Kürtler ne işyeri açabiliyor, ne ev satın alabiliyor ne de yabancı bir ülkeye çıkış yapabiliyor. Askere de alınmıyorlar.
Qamişlo, Türkiye’ye bitişik bir sınır kenti. Toplam nüfusun 300 bini bulduğu kentte, nüfusunun yüzde 80′ini Kürtler oluşturuyor. Kentin geri kalan sakinleri ise Süryaniler, Keldaniler ve Araplar. Buradaki insanlar geçimini tarım, ticaret ve kaçakçılıktan sağlıyor.
“Kentte hava çok sıcak. Ama herkes sokakta. Her dükkândan Mihemed Şêxo, Aram Dîkran ve Ciwan Haco’nun sesi yükseliyor’’ diyen İbrahim, Qamişlo’ya geldikten hemen sonra ünlü Kürt şairi Cegerxwin’in mezarını ziyaret etmiş.
İbrahim, Qamişlo’da Avrupa’ya gidip gelen Süryanilere özenen, onlar gibi değer yargıları oluşturan genç Kürtlerin sayısının azaldığını söylüyor. “Daha önce böyle değildi. Amcamın çocukları bile onlar gibi giyiniyordu. Şimdiyse Halk Komiteleri’nin içinde yer alıyorlar, sokakta devriyeye çıkıyorlar’’ şeklinde konuşan İbrahim, Qamişlo’da çok şeyin değiştiğini söylüyor.
Qamişlo’da nüfusun yüzde 10′unu oluşturan Süryaniler kentin en varlıklı kesimi. El Kuvvet Caddesi, mimari ve yerleşim özelliği ile kentin diğer mahallelerinden ayrılıyor. Caddeyi palmiye ağaçları süslüyor. Kentin ilk sahiplerinden Süryanilerin büyük çoğunluğu, bugün Avrupa ülkelerine göç etmiş. Süryanilerin kentte toplam dört kilisesi bulunuyor. Süryani çocukları bu kiliseler bünyesinde bulunan okullarda eğitim görüyor.
Kent nüfusunun yaklaşık yüzde 10′nunu ise Araplar oluşturuyor. Arap nüfusunun neredeyse tamamı resmî kuruluşlarda memur olarak çalışıyor. Az sayıda gayrimüslime rastlamak da mümkün. Ancak son iki haftaya kadar resmî dairelerin herhangi birinde Kürtlere rastlamak imkânsızdı. Kürtlerin artık iktidarı almak üzere olduğu kentte Arap ve Süryani göçü hemen hemen hiç olmamış.
Bundan sonra Qamişlo’da avukatlık yapmak istediğini belirten İbrahim, kentte Esad’dan çok Tayyip Erdoğan’a karşı tepkinin yükseldiğini ve Kürtlerin artık özgürlüklerinden vazgeçmeyeceklerini söylüyor. Son olarak ‘’Rukneddin’in çok nefis bir havası vardı. Savaş bittikten sonra tekrar Şam’a döneceğim’’ diyor.
Suriye Kürtlerine dair birkaç bilgi
Ağustos 1962’de Suriye devlet başkanı Nazim El Qudsî tarafindan çıkartılan 93 no’lu karara göre 5 Ekim 1962’de nüfus sayımı yapıldı. Sayım sadece bir gün sürdü. Hasekî, Qamişlo, Amude, Serêkanîyê, Dirbesîye, Tirbespîyê ve Dêrik’te o gün yapılan sayıda 120-150 bin arasında Kürt yazılmadı ve vatandaşlıktan çıkarıldılar.
Sayımdan sonra Kürtler üçe ayrıldı: Vatandaş Kürtler, Yabancı Kürtler ve Mektum (kayıtsız) Kürtler. Suriye İnsan Hakları Derneği raporlarına göre bugün yabancı statüsünde 200 bin, mektum statüsünde de 80 bin Kürt yaşıyor. 3 milyon civarında da vatandaş Kürt var. Vatandaşlıktan çıkarılanların topraklarına da devlet el koydu.
1960 başında Suriye istihbaratında bulunan general Mihemed Teleb Hîlal, “Cizîre Mıntıkasının Etnik, Siyasî ve Sosyal Durumu” adıyla bir araştırma yayınladı. Bu araştırma aslında Baas partisinin Kürtleri tasfiye manifestosuydu. Amaç Kürt halkının Suriye’de nüfus itibariyle az gözükmesiydi. “Bunlar çevremizdeki devletlerden gelmişler” dediler. Oysa Türkiye’den gelenler Haco (Ciwan Haco’nun ailesi) ve Bedîrxanî aileleriyle Türkiye’den kaçan bazı aydınlardı sadece.
Seçim sonrası “Arap Kemeri” adı verilen proje hayata geçirildi. Buna göre, yabancı statüsüne giren Kürtlerin toprağı ellerinden alındı. 365 km’lik düz bir hat üzerinde şerit halinde Arap köyleri inşa edildi. Bu köylere yerleşen Araplar silahlandırıldı. İsrail’in Filistin’de yaptığı yerleşme politikası o zaman Şam yönetimince Batı Kürdistan’da uygulandı.
1969’da yürürlüğe giren 276 sayılı vatandaşlık yasasına göre, “Babası Suriye vatandaşıysa Suriye’de ya da dışarıda doğanlar direkt vatandaş sayılır. Anne ve babası yabancı da olsa eğer çocuk Suriye’de doğuyorsa, yine vatandaş sayılacaktır”. Ancak bu Kürtler için uygulanmıyor. Suriye’de Kürt mektum çocukları her geçen gün artıyor. Bugün 25 bin mektum çocuk bulunuyor.
Sağlık hakları konusunda da vatandaş olanlar ile olmayanlar arasında devletin adaletsiz yaklaşımları var. Örneğin Şam’da Teşrîn Askerî Hastanesi, El-Esed Üniversitesi Hastanesi ve 601 Hastaneleri’nde mektum ve yabancı Kürtlerin tedavi olma hakları yok. Mülkiyet hakları alanında da yabancı ve mektum Kürtlerin ev ve toprak alma hakları bulunmuyor.
Suriye, vatandaş olanlara pirinç, yağ, şeker ve çay gibi gıda maddelerini ucuza almaları için bir fon kâğıdı veriyor. Yabancı ve mektum Kürtler bundan da mahrum bırakılıyor.
(Express)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder