27 Ekim 2012 Cumartesi

YENİ YÖK DİSİPLİN YÖNETMELİĞİNE DAİR...

Hepimizin bildiği gibi, üniversitelerin amacı öğrencilere nitelikli, ilerici, bilimsel eğitim sunmaktır. Ancak gerici, ırkçı ve bilimdışı uygulamalarla üniversiteleri kontrol altına almak ve öğrencilerin yani bizlerin üstünde baskı kurmak isteyen bir kurum var tepemizde, YÖK. 12 Eylül darbesi, daha önce üniversitelerde az da olsa var olan özgürlük ve özerklik ortamını bu kurumu kurarak yıkmaya çalışmış ve ne yazık ki belli ölçülerde başarılı olmuştu. 12 Eylül faşizminin bu amaca ulaşmak için kullandığı araçlardan biri de YÖK disiplin yönetmeliğiydi. 12 Eylül darbesinin çocuğu AKP her zaman yaptığı gibi bir yanılsama yaratarak üniversiteleri özgürleştireceğini ve demokratikleştireceğini beyan ederek bu yönetmeliği değiştirdi. Peki gerçekten üniversitelerimiz bu yönetmelikle özgür ve demokratik mi? Yeni yönetmelik görüntüde eskisinden birçok şey götürse de içeriğini korumaya devam ediyor. Üniversitelerin bilim yuvası olmaktan çıkartılıp baskının ve sömürünün hâkim olduğu, sermayenin tahakkümüne bırakılan ticarethaneler haline getirilmesinin olanakları hala varlığını koruyor. İtaatkârlık ve bireycilik kültürünü üniversitelerde yeşertmeye çalışan, sorgulayanı, düşüneni, muhalif olanı terör örgütü üyesi yaftasıyla cezaevlerine dolduran AKP’nin YÖK’ü geleneği bozmuyor ve 1980’de ekilen tohumları yeşertmeye devam ediyor. Darbenin nimetlerinden ihtiyacı olanı koruyup, geri kalanını kendi ihtiyacına göre yapılandıran YÖK yeni ‘’disiplin’’ kurallarıyla sahnede! Göstermelik ekleme/çıkarmalarıyla birlikte. 

Yeni disiplin yönetmeliğinin birkaç yanılsama yaratacak yeniliklerine değinelim biraz da. Üniversitelerde sözde özgürlük alanları oluşturularak öğrenci muhalefeti, diğer öğrencilerle iletişim kuramayacağı belli alanlara hapsedilmeye ve işlevsizleştirilmeye çalışılıyor. Okulları reklam panolarıyla/ standlarıyla doldururken öğrencilerin afiş asmasına, örgütlenme hakkına müdahale eden zorba zihniyet bazı kazanılmış hakların var olduğu okullarda da bu uygulamayı yaygınlaştırıp elde edilen kazanılmışlıkları yok etmeyi hedefliyor. Bunun yanında yeni yönetmelik (zaten düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında anayasal bir hak olan) bildiri dağıtımını ve yükseköğrenim kurumları dışındaki bazı faaliyetleri suç kapsamından çıkararak bunu bizlere sus payı olarak sunuyor. Bu sus paylarıyla eski yönetmeliğin baskısının yok edildiği yalanını atıyorlar. Gerçekte yapılan ise eski yönetmeliğin günümüz baskı ortamına uyarlamasından başka bir anlam taşımıyor.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder