1 Aralık 2012 Cumartesi

İYİ Kİ DOĞDUN AHMET ABİ...

Bu memleket böyledir işte. Önce linç ederler sonra sahiplenir gibi yapıp kendi oyunlarına alet ederler. Nazım Hikmet misal. Dünya’nın gelmiş geçmiş en iyi şairlerinden biri yüreğinde memleket hasretiyle göçüp gitti. Ama asla mücadeleyi bırakmadı da. Her sözü memleket olan Nazım’ı vatan haini ilan ederken, ‘Demokrasi Yıldızları’ o tokat atar gibi cavap veriyordu; Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim./ Vatan çiftliklerinizse,/ kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,/ vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,/ vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,/ fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan, / vatan tırnaklarıysa ağalarınızın, / vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,/ ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,/ vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa, / vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,/ ben vatan hainiyim./ 

Aynı şeyler Ahmet Kaya’nın da başına geldi. Çok sevdiği memleketinden sürülüp uzaklara memleket acısına yenik düştü kalbi. 28 Ekim Ahmet Kaya’nın doğum günü. Ahmet Kaya bu ülkenin yarattığı en büyük değerlerden biriydi. Şarkılarında herkes kendinden bir parça bulurdu. 12 Eylül’ün karanlık günlerinde ‘olmasaydı sonumuz böyle’ derken Ahmet abi milyonların gözleri doluyordu. Bu ülkeyi cennete çevirmek isteyenlerin duygularına tercüme oluyordu. Herkesin yılgınlık içerisine düştüğü dönemlerde o ‘artık susma yorgun demokrat’ diyordu. Ahmet abi bu düzene meydan okuyanları dili oluyordu; ‘kısa çöp uzun çöpten hakkını alacak elbette!’. Ahmet abimiz yitirdiklerimize söylüyordu; ‘güneşten ışık yontarlardı, sert adamlardı’. Kimi zaman kişisel bunalımlarımıza tercüman oldu şarkıları, kimi zaman sevgimizi ortaya koymamızı sağladı. Rakım sofrasında da dinledik onu, en heyecanlı zamanımızda da. Kısacası tercümanıydı duygularımızın. ‘Başım belada’ derken de bir şeyler bulduk kendimizden, ‘güzel günler’ derken de… 

Yani bizdi Ahmet abi. Onu dinleyen bizler çok da, ayıp ettik ona. Kendini bilmez üç beş zibidi çatal kaşık fırlatırken ‘durun ulan siz kimsiniz!’ diyemedik. Linç edilirken arkasında duramadık. Yaşadığı o çok zor günlerde istediği selamımızı ondan esirgedik. Sahipsiz bıraktık. 

Şimdi affet bizi Ahmet abi, bağışla bizi. Senin sesin ve şarkıların bu ülkeyi kana bulayanların, bu ülkeyi satanların değildir. Senin sesin bu ülkenin kardeş halklarının, yoksul köylülerinin ve emekçilerinindir. İşte bu yüzden; bizlerin her yürüyüşü, ıslıkla söylenen her Ahmet Kaya türküsü, iktidara yönelen her çığlık, gurbette çekilen her ah, siyasi fikirleri ve eylemleri nedeniyle yaşama hakkını kaybeden yahut toprağından ayrılmak zorunda bırakılan her mülteci için saygı duruşudur.Aksini tahayyül ettiğimiz anda; Üşür ölüm bile..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder